Sıcak bir yaz günüydü, dondurmacıdaki dondurmalar bitmişti. Dondurmacı kızı Zeynep'e biraz daha dondurma getirir misin? dedi. Zeynep, "Tamam babacım." dedi. Sonra dondurma ararken yerde bir anahtar buldu. Anahtarı eline aldığı an anahtar uçmaya başladı. Zeynep'te onunla beraber uçuyordu. İlk başlarda çok korkmuştu ama sonra korkulacak bir şey olmadığını hatta keyifli olduğunu anladı.
Bir süre sonra anahtar ve Zeynep ıssız bir adaya düştüler. Adada bir süre yürüdükten sonra bir şeyle karşılaştılar. O şeyin sivri kulakları, pembe gözleri, göğsünün üzerinde bir elmas vardı. Boyu, Zeynep'in dizi kadardı ve çok tatlıydı. Zeynep onu peluş oyuncaklara benzetti. Sonra o şey adının Cristoper olduğunu söyledi. Zeynep böyle bir şeyi ilk defa görüyordu. Zeynep bir an onu burada bırakmayı düşündü. Bir baktiki çok zekiydi ve anahtarın gitmek istediği yere giderken yardımcı olabilirdi.
Uzun süre yürüdükten sonra bir çanta gördüler. Zeynep çantayı açtı. Çantanın içinden bir kapı çıktı. Anahtar kapının deliğine girince kapı açıldı. Zeynep ve Cristoper kapıdan girdiler. Etraflarına bakınca birde ne görsünler. Babasının dondurmacısına geri dönmüşlerdi. Cristoper çok küçülmüştü. Zeynep'in parmağı kadardı. Cristoper, elini havaya kaldırdı ve yeni iki tane dondurma çeşidi avuçlarının içinde görüldü. Cristoper, "Pembe olanı yersen küçülürsün, turuncu olanı yersen büyürsün." dedi. Bundan sonra Zeynep, istediği zaman küçülüyor, istediği zaman büyüyordu.
BERRA İPLİK
3 – D Sınıfı