Oyun, genel tanımıyla belli bir amaca yönelik olan veya olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen, her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı, fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişimin temeli olan, gerçek hayatın bir parçası ve çocuk için en etkin öğrenme süreci olarak ifade edilmektedir (Dönmez, 1992). Oyun; çocuğun kendini ifade ettiği, yeteneklerini fark edebileceği, yaratıcı potansiyelini kullanabildiği, dil, zihin, sosyal, duygusal ve motor becerilerini geliştirebileceği önemli bir fırsattır. Oyun kendi içinde bir bütündür, doğaçlamadır, eğlenceli bir etkinliktir, belli bir sıra ve mantık gerektirmez, çatışmalardan uzak özgür bir ortamdır ve içten güdümlüdür. (Dinç, 1993; Sevinç, 2004).
Oyunu çocukların boşa harcadıkları bir zaman olarak değerlendirmemek gerekir. Çünkü çocuklar hayatı oyun ile öğrenmekte, bu anlamda oyun içinde öğrendiklerini hayatlarına transfer etmektedirler. Montaigne "Çocukların oyunu oyun değil, en ciddi uğraşlarıdır." diyerek oyunun çocuk için önemini vurgulamıştır.
Oyunun çocuk için önemini ve çocuklar üzerindeki olumlu etkilerini şöyle sıralamak mümkündür:
1- Oyun, çocuklar için keşfetme, öğrenme, kendini ifade etmek demektir.
2- Oyun, çocuğun en doğal öğrenme ortamıdır.
3- Oyun yoluyla çocuk yaratıcılığını geliştirir, sosyal ve kültürel anlayışlar geliştirir, problemleri tanıma ve çözme fırsatını bulur.
4- Konuşmayı ve fikrini paylaşmayı, kendi bedenini güçlendirmeyi ve kontrol etmeyi çevresiyle ilişki kurmayı öğrenir.
5- Oyun, çocuğun sayıları tanıma, konuşma, erken okuma gibi becerilerinin gelişmesine de yardımcı olur.
6- Oyun, çocuk için sadece eğitsel yönden değil onun ruh sağlığı açısından da büyük önem taşımakta ve duygusal ilişkilerin başlatılması için en iyi ortamlar hazırlamaktadır.
7- Çocuk oyun sırasında son derece bağımsız kendi başına buyruk, kendi dünyasında özgür hareket ederek duygusal rahatlama elde eder.
8- Oyun etkinliklerinde, çocukların oyundaki etkileşim düzeyine ilişkin gerçeklik düzeyiyle oyun rollerinde ortaya konan hayali düzeyi arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır.
9- Oyun etkinlikleri yoluyla çocuklar karşılıklı olarak etkin ve verimli bir konuşmacı ve dinleyici olma fırsatını bulurlar.
10-Oyun etkinliklerine katılım çocukların sosyal kavrayış yeteneğinin gelişmesi yanında dilde bir uyanıklık da sağlamaktadır (MEB, 2009).
11-Oyunlar çocukların kuralları öğrenmelerine, bunlara uygun davranmalarına, kurallara bağlı kalarak ortak hareket etmelerine katkı sağlar.
12-Çocukların birlikte hareket etmelerine, ortak hedefler için mücadele etmelerine, birlikte hareket etme ve düşünme becerilerinin gelişmesine bu yolla sosyalleşmelerine ve toplum içinde birlikte yaşama alışkanlarına köprü oluşturur.
Görüldüğü üzere oyun çocukların beden sağlığına, toplumsal ve ahlaki yönlerine ve eğitimlerine birçok katkı sunmaktadır. Ancak tamda bu noktada dijital oyunlar için de bu sayılan olumlu yönler geçerli sayılabilir mi? Hiç küşküsüz doğru seçilen, içeriği şiddet, ölüm, kan, vb olumsuz kavramlardan oluşmayan oyunlarında çocukların gelişimi açısından faydaları vardır. Bu faydalardan bazılarını söyle sıralayabiliriz:
1) Aktif, deneysel ve probleme dayalı öğrenmeyi sağlar,
2) Bağımsız ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirir,
3) Oyunda ilerleyebilmek için daha önce öğrenilen bilgiyi kullanmayı gerektirir,
4) Strateji oyunları ile aynı anda birden fazla işi yerine getirmenizi sağlayarak çoklu iş yapma ve yordama yeteneğinizi geliştirir.
5) Matematik, fen bilimleri, yabancı dil, bilişim teknolojileri ve coğrafya gibi farklı disiplin alanlarındaki oyunlar ile öğrencilerin motivasyonu artırılabilir ve öğrenmeyi kalıcı kılar.
6) Dijital oyunlar özellikle küçük çocukların temel matematik, okuma ve dil becerilerini geliştirmelerine faydalı olabilmektedir.
7) Dijital oyunlar yeniliklere, meydan okumalara ve merak duygusunun giderilmesine yardımcı olabilmektedir.
8) Sosyal yaşantısında başaramadığı işleri oyun dünyasında birey için "imkânsız" olan şeyi gerçekleştirerek "ben hiçbir şeyi yapamam" imajını silebilmektedir.
9) Oyun oynayan kişiler bazı zorlu anlarda ve hızlı hareket edilmesi gereken yerlerde hızlı reaksiyon göstermelerini sağlayabilmektedir.
10) Dijital oyunlar odaklanma ve aynı anda birçok nesneyi görsel olarak takip etme becerinizi geliştirir.
11) Dijital oyunlar el-göz koordinasyonunu geliştirir.
12) Oyuncuların oluşturdukları iletişim ortamları hızlı ve etkili iletişim kurmayı destekler.
13) Dijital oyunlar oyuncuların kendilerine hedef koymalarını, hedeflerini gerçekleştirmek için çaba göstermelerini, başarı duygusunu defalarca yaşamalarını ve başarılarını devam ettirmelerini sağlar.
14) Dijital oyunların yorgunluk ve stresi azalttığı, boş zamanları değerlendirdiği, insanları karmaşık kent hayatından, yoğun iş ve stres ortamından uzaklaştırarak eğlenmesine, rahatlamasına olanak sağladığı, problemler ile baş edebilmeye yardımcı olduğu, öz güveni yükselttiği, görsel-dikkat becerilerini geliştirdiği (Green ve Bavelier 2003, Griffiths 2005) ve özellikle eğitsel içeriği olan oyunların ders başarısını arttırdığı (Green ve Bavelier 2003, Prot ve ark. 2014) da gösterilmiştir
Bütün bunların yanında dijital oyunların birçokta olumsuz etkilerinin olduğu, özellikle gelişme dönemindeki çocuklarda olumsuz etkilerinin daha şiddetli ve sonrasında çözülemez sorunlar yarattığı unutulmamalıdır. Dijital oyunların olumsuz yönlerini ise söyle sıralayabiliriz:
1) Oyun oynama süresini kontrol edememektedir.
2) Diğer etkinliklere karşı ilgi kaybı yaşanmaktadır.
3) Olumuz sonuçlarına rağmen oyun oynamaya devam etmektedir.
4) Oyun oynayamadığı zaman psikolojik yoksunluk hissetmesine neden olmaktadır.
5) Oyunlar toplumdan uzaklaşmasına sebep olduğundan, sosyal becerilerin gelişmesine zarar vermektedir.
6) Şiddet içeriğine sahip oyunların yalnızlık, düşük yaşam doyumu, saldırganlık, depresyon, anksiyete (kaygı), şiddet eğilimi, olumlu davranışlarda azalma, düşmanca duygularda artış ve şiddete karşı duyarsızlaşma gibi psikososyal problemler ile ilişikli olduğu gözlemlenmiştir.
7) Dijital oyun bağımlısı öğrencilerin bu bağımlılıkları dolayısıyla okul başarılarında düşüş olduğu görülmektedir.
8) Oyunlardaki aşırı hayal kırıklığı saldırgan davranış göstermelerine neden olmaktadır.
9) Oyuncular şiddete karşı duyarsızlaşabilmekte ve bu şiddeti taklit etmesi için cesaretlendirmektedir. Bununla beraber dünyayı korku ve şiddet içeren bir yer olarak düşündüğünden yanlış bir algının yerleşmesine sebep olabilmektedir.
10)1966'dan 1996 yılına kadar MEDLINE ve PSYCHINFO veri bankalarında bulunan dergilerde konuya ilişkin İngilizce olarak yayınlanan bütün makaleleri tarayan Emes (1997) video oyunları oynamanın tendon iltihabı, kısmi felç, epilepsi hastalarında görülen nöbetlere benzer genel ve kısmı kasıntılar, nörolojik rahatsızlıkları metabolizmada ve kalp atışlarında hızlanma gibi geniş bir yelpazede yer alan sayısız biyolojik reaksiyona neden olduğunu tespit etmiştir.
11)Şiddet içerikli video oyunlarının (ŞİVO) oyuncuların kalp atışlarını hızlandırıcı ve kan basıncını artırıcı etkisi literatürde pek çok çalışma tarafından rapor edilen ortak bir bulgudur.
12)Fizyolojik etkilerin yanı sıra ŞİVO'nun bireyler üzerinde oluşturduğu psikolojik etkiler de bulunmaktadır. Bu oyunların içe kapanmadan yabancılaşmaya, tepkisizlikten negatif duygusallığa, dış dünyaya karşı düşmanca hisler beslemeden saldırganlığa kadar geniş bir yelpazede yer alan çeşitli negatif etkilere neden olduğu çok sayıda araştırma tarafından sunulan ortak bulgudur. Video oyunlarındaki şiddet içeriği öncelikle saldırganlık eğilimini ve düşmanlık hislerini artırıcı bir tesir icra etmektedir.
Bütün bunları kısaca özetlemeye çalışırsak, "Geleneksel Çocuk Oyunları" ve "Dijital Oyunlar" olmak üzere çocuk oyu
nlarını iki grupta topladığımızda, dijital oyunların doğru seçilmesi, oyun zamanının
iyi ayarlanması ve ebeveynlerin kontrolünde oynanmasına dikkat edilmelidir. Geleneksel Çocuk Oyunlarında ise ebeveyn kontrolü olmadan, çocuğun arkadaşları ile başbaşa bırakılarak, oynamalarına izin verilmelidir.
Burada önemli ayrıntı; dijital oyunlar ile geleneksel oyunlar arasındaki kazanım farklarıdır. Unutmayalım ki dijital oyunlar, çocukların bireysel yeteneklerini geliştirirken geleneksel oyunlar sosyal, motor, dil, beceri ve psikolojik yönlerini geliştirmektedir. Başka bir deyişle dijital oyunlarla büyüyen bir çocuk; yetenekli, bilgili, bilimsel açıdan başarılı, hızlı öğrenen, problem çözme yetisi güçlü olurken bencil, ben merkezci, kendini düşünen, kaygılı, yalnızlığı seven, şiddet odaklı, hızlı iletişim kurabilen, çabuk terk eden, sevgi ve saygı kavramları sınırlı olan ve hızlı başlayıp hızlı biten ilişkileri olan birey olurken geleneksel oyunlarla büyüyen çocuk; sosyal yönü güçlü, insan ilişkileri gelişmiş, topluma çabuk uyum sağlayan, kurallara ve toplumsal değerlere bağlı, sevgi ve saygı değerlerine önem veren, arkadaş ilişkilerini önde tutan, hızlı öğrenemeyen, pratik düşünme yetisi daha az olan, bilimsel problem çözme gücü yeterince gelişmemiş olan, özgüven ve el göz koordinasyonu açısından sınırlı olan bireyler olmaktadır.
Bu sebeplerle çocuklarımızın sınırlı ve kontrollü sürede dijital oyun oymasına izin verirken gününün büyük bir bölümünü geleneksel oyunları oynayabilmeleri için fırsatlar tanımalıyız. Zaman zaman bizimde onlarla oynamamız yararlı olacaktır ancak elzem olan çocukların kendi akranlarıyla ve ebeveynlerin kontrolü dışında oynamalarıdır.